top of page

DOĞUM HARİTASINI YORUMLAMA AŞAMALARI

Güncelleme tarihi: 17 Nis 2020

Doğum Haritasını Yorumlama Aşamaları

Liz Greene

Çeviren Naz Bayatlı

Transit ve Progresyonlara psikolojik bir bakış

Bu makale 8 Haziran 1996 tarihinde, Londra’daki Regents Kolejinde Psikolojik Astroloji Merkezi adına düzenlenen Bahar Dönemi seminer programı çerçevesinde yapılmış bir seminerden alıntıdır.

Öngörünün Doğası

Transit ve Progresyonları nasıl bir psikolojik bir bakış açısıyla değerlendirmeliyiz? Öncelikle şunu söylemek istiyorum, keşfetmek üzere yola çıktığımız konunun doğasının psikolojik bir yaklaşıma sahip herhangi bir astroloji öğrencisi için oldukça açık olmasına rağmen, astrolojinin uzun bir geçmişe ve değere sahip kehanet çalışmalarını hiç bir şekilde yadsıyor değilim. Ayrıca her ikiside birbirlerinden tam bir çizgiyle ayrılmıyor. Psikolojik derken bu sadece içimizi temsil ediyor demek değil. Bir çoğumuz belli durumlarda, bazı olayların önceden tahmin edilmesinin imkansız olduğunu ya da gezegenlerin içsel dünyamızla olduğu kadar dış dünyada yaşadıklarımızla da ilintili olduğunu görmezden gelerek, spesifik , sağlam ve doğru tahminlerde bulunmaya çalışmayı deneyimlemişizdir.

Uzun zaman önce Wrekin Vakfı adına bir seminer vermiştim, bu seminer daha sonra Dış Gezegenler ve Döngüleri adlı bir kitaba dönüştürüldü. Seminer esnasında , Sovyetler Birliğinin doğum haritasını incelerken, ülkenin geleceği hakkında bir tahmin yaptım. Bu tamamen o anda yaptığım bir tahmindi çünkü aslında dünyada gelişen olaylarla ilgili ve bu konuyu inceleyen astrolojinin incelikleri hakkında fazla bir bilgim yoktu. Oldukça naif bir biçimde yapılmış tahminimin temelinde, 7 yıl içerisinde Pluto’nun Sovyetler Birliğinin Doğum Haritasındaki Güneşle Birleşeceği vardı. Her ne zaman, bu doğum haritasında Akrep’te yer alan Güneş güçlü bir transit alsa, ülkede liderlik el değiştiriyordu. Gündelik astroloji terimlerinde bu oldukça açık ve basit bir çıkarımdır, çünkü natal haritada yer alan Güneş, diğer şeyler yanısıra ulusun önderlerini de temsil eder.

Başka bir liderlik çekişmesinden ziyade, bir çöküş beklememdeki asıl neden Pluto’nun diğer dış gezegenlere kıyasla herşeyi kuşatan, eskisinden hiç bir iz kalmamacasına yapıyı ve formu değiştiren bir gezegen olmasıdır. Oğlak burcunun ilk dekan derecelerinde örneğin başka transitlerde vardı Uranüs-Neptün-Satürn birleşimi Sovyetler Birliğinin 4 cü evinde yaklaşıyordu, bu da olması beklenen çöküşün sanki bir evlilik bitişi gibi olacağını gösteriyordu. Bu çözülme süreci dıştan değil içten gelecekti ve diğer Birliğe bağlı ülkelerin ayrılmasına neden olacaktı. Bu benim ozamanlarda yaptığım yorumdu, ve ta 1982 yılına kadar bu tip bir gelişmenin habercisi sayılabilecek olaylar yoktu.Kartlarda kesinlikle yeni bir lider gözüküyordu; fakat tümüyle bir çöküş kesinlikle düşünülemezdi. Bu nedenle ilerideki 7 yıl içerisinde bu konu hakkında artık düşünmedim. Sonra herşey tahmin edildiği gibi gelişti. Bir çok durum vardır ki astrologlar ister dünyayı ilgilendiren ister kişiyi ilgilendiren konular olsun doğru öngörü yapabilir ve kehanetlerde bulunabilir.

Bununla birlikte, sadece kehanet astrolojisine odaklanmak bir tıp doktorunun tüm bireyi göz önünde bulundurmadan ve vücut ile ruh hali arasındaki ilişkiyi önemsemeyip sadece hastalığın bedensel belirtilerine bakması gibidir. Yıllar geçtikçe , transit ve progresyonlar açısından bakarak kadersel olduğunu düşündüğümüz şeylerin, aslında tesadüfi olmadığı inancına sahip oldum, bunlar bizim iş başında olan bilinç altına ait karmaşıklıklarımız. Bireysel ya da kollektive olarak farkında olmadan katkıda bulunduklarımız, dışımızdaki olayları yaratıyor veya kendimize bu tür olayları çekiyoruz , varolan içsel halimiz dışımızdaki olaylarla cisimleniyor, bunun sebeplerinden biri geçmişte sorguladığımız olayları düşünmekten kaçınmamız, sonra o durum olgunlaşıyor ve ortaya çıkacağı doğru zaman gelmiş oluyor .

Tabii tüm yaşamda olan olayların bireylerin kendi var ettiği ya da yarattığı bir şey olduğunu düşünmek saçmalık olur, çünkü çoğu da böyle değil. Altı milyon Yahudi bireyin toplama kamplarına gönderilmelerind etkin olan transitler ve progresyon açılarından söz edemeyiz. Böyle bir şeyin var olduğunu öne sürmek resmen deliliktir. Diğer yandan, bu tür bir kitlesel zalimlik meydana geldiğinde bilinç altımızın bunda bir payı olduğunu düşünmekten de kaçınmamalıyız. Tarihte kollektif hareketler, ayaklanmalar, doğal afetler seller ve depremler olmuştur, ve olacaktır, bu bireyin kişisel seçiminin üzerinde olaylardır. Bunların ardında başka spiritüel faktörler bulunabilir ancak bu benim yorumda bulunmak durumunda olduğum bir konu değil.

Astroloji dünyasında bir çok insan karmaya inanır. Ben de inanmıyorum diyemem.Ancak sanırım birilerinin ding dong adını verdikleri teoriyi öne sürdükten sonra bu konunun olduğunu düşündüğümüzden daha karmaşık birşey olduğunu hissediyorum. Geçmiş hayatta iyi yada kötü olan birinin, bu hayatta cezalandırılması veya ödüllendirilmesi. Çünkü ahlaki konular okadar bireye dönük ve göreceli şeylerki, ruhun hükmettiği alanlara yönelik böyle basite indirgeyen bir yaklaşıma değer vermeyi uygun görmüyorum. Buna rağmen , bu yaşamımızda kendimiz için yarattığımız deneyimleri yaşamamıza neden olan , bir yaşam sürecimizden diğer yaşam sürecimize taşıdığımız bir öz var. Bu sadece bir ömür süresince elde edilen bir şeyin ötesinde ve üstünde bir faktör. Hatta üzerinde seçim hakkımız olmayan aile kalıtım özelliklerimizde böyle bir faktör. Ne kadar adilane gözükmese de nesiller boyu süregelmiş olan aileye ait çatışmalar, karmaşık durumlar da nesilden nesile geçer, bunlar sanki kadersel birşeymiş gibi gelişir. Eğer bu tür çatışmalar halledilmezse, bazı tip olayları önlemekte başarısız oluruz. Şüphesiz her bireyin bilinçaltında ona miras kalan ağır psikolojik yükler yoksa kendi seçme özgürlüğünü serbestçe kullanabilir.

Bu nedenle transit ve progresyonların nasıl ifade edileceği konusunda bireysel bilinç halinin dışında, başka birçok faktör var. Bununla birlikte , eğer birey gerçekliği algıladığı bilinç seviyesini genişletmeye başlamışsa, öngörebiliriz diye düşündüklerimizin aslında öngörülemeyeceğini anlayabiliriz . Bu sebeple , inanıyorum ki psikolojik bir platformda transit ve progresyonlarımızla çalışma özgürlüğüne sahip olabileceğimiz şekilde yaşamayı denememiz gerekiyor. Ancak ozaman değişime yer açabilir ve gelecekteki olayları değiştirebiliriz veya bilinç altımızın yarattıklarını yaratıcı bir biçimde ele alabiliriz. Üzerinde seçim yapmamıza imkan olmayan durumlarla ilgili olarak karşımıza çıkacak durumları sakin bir ruh haliyle kabul etmenin gerekliliğini öğrenmeliyiz.

Bu temayı incelememdeki ana hedeflerimden biri başta pek farkında olmasakda aslında farklı seviyelerde düşündüğümüzden daha fazla özgürlüğe sahip olduğumuzu düşünmemdir. Gezegen hareketlerini incelerken sezgilerimize daha fazla önem verip “ Uranüs buraya doğru gidiyor bunun sonucunda bu olacak, şu olacak “ gibi kitap tanımlamalarını takip etmeyi daha aza indirgersek, Pico della Mirandola’nın insanların tanrının yaratıcı yardımcıları olduğu sözünün ne anlam ifade ettiğini daha iyi anlayabiliriz. Kitap tanımlamalarına düşkün bir akla sahip olmak bazı astrologlara yaramıyor. Hatta yıkıcı bile oluyor diyebilirim, çünkü aslında sahiden kendini gerçekleştiren kehanetler ve öngörüler var. Algılarımız kendi bilinç altı karmaşamızla öylesine bozuluyorki, transit ve progresyonları ne anlama geldiğine göre değilde, ruh halimizin etkisiyle bizi nasıl etkileyeceğini düşünerek hareket ediyoruz. En katı geleneklere bağlı astrolog bile iş tahmine, kehanete geldimi objektif düşünemez hale geliyor. Bir olayın gerçekte ne olduğu belli değildir, bundan emin olamayız, çünkü olayın kişi tarafından nasıl ve ne zaman algılandığı ve anlaşıldığı konusu önemlidir. Şu anki duruma ait olan çıkarımlarımız, en az geleceğe ait olan öngörülerimiz kadar psişemizin durumu ile ilintilidir.

Transit ve Progresyonlara dair psikolojik bir yaklaşım, kitaba uygun yaklaşımlardan daha çetin bir tartışma ortaya koyuyor. Çünkü kişinin doğum haritasında yer alan gezegen açılarının neleri sembolize ettiği hakkında sorumluluk almayı gerektirir. Aynı zamanda geleneksel kehanet ve öngörü teknikleri ile çalışmayı da gerekli kılar. Materyal düzeyde bir gezegen hareketinin nasıl kendini ortaya koyacağını algılamaya çalışmak önemlidir. Hayatın bu boyutunu göz ardı etmek, psişemizi göz ardı etmek kadar saçma olurdu. Eğer bir kişinin progres haritasında Güneş 2. evdeki Neptün’le kare yapıyorsa, ve bu arada Satürn natal haritadaki Neptün’le birleşiyorsa o kişinin para konularına ait geçmişini ve kredibilitesini bilmediği biriyle iş ortaklığına girmesinin iyi bir fikir olmayacağını söyleyebiliriz. Astrolojinin en sağlam uygulamalarından faydalanmak bizim için büyük değer taşır, fakat geride psikolojik bir anlayış içeren bir yorum yoksa, bence biz çoğu zaman kendi kaderimizi kendimiz yaratır, kendi kehanetlerimizi gerçekleştirir, ve kendi başımıza elle tutulur açılar yaratırız. Aslında bunun böyle olmasına hiç gerek yoktur.

İFADE ŞEKİLLERİ

1. Anlam veya Teleoloji ( kozmolojinin son gayeler üzerinde çalışmalar yürüten dalı, doğada hakim olan yaratıcı düzeni inceleyen bir evrenbilim dalı)

Şimdi Transit ve Progresyonların farklı seviyelerde kendini nasıl ifade ettiği konusu üzerinde durmak istiyorum. Gezegen hareketlerinin etkin olduğu 3 temel seviye vardır. Bazılarınız 3 ten fazla olduğunu düşünebilirler. Ancak genel bir bakış sağlaması amacıyla ben bu üç seviyeye dikkat çekmeyi faydalı buluyorum. 1. seviye özellikle spiritüel eğilime sahip olan astrologlar için önem taşıyor. Bu da belli bir transit ve progresyon açısının derin anlamının ne olduğunu kavramak. Anlam derken ben teleolojiye gönderme yapıyorum- kişiliğin ve ruhun tekamülünde son gaye- Aramızda dindar veya spiritüel eğilimlere sahip olanlarımız, kozmozun bir amacı olduğunu düşünüyorlar, ve buna bağlı olarak bireyin hayatında yaşadığı deneyimlerin bir anlamı var diye düşünüyorlar. Bu nedenle, yaşadığımız olayların gizli bir planı ve bir öğrenme fonksiyonu var ve başımıza gelenler sonucunda büyüyorsak, bu bizim parçası olduğumuz büyük ruhani ve evrimsel bir planı gerçekleştiriyoruz demektir.


B